Zeka; doğuştan var olan ve hayat boyunca deneyimlerle gelişen problem çözme gücüdür. Bu güçle insan kendisini ve çevresini anlar, olayları muhakeme eder, sonuçlar çıkarır ve uyumla hayatını devam ettirir.
Zihinsel Engellilik; doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında çeşitli nedenlere bağlı, genel zihinsel işlevlerde normallerden önemli derecede gerilik ve bunun yanı sıra uyumsal davranışlarda da yetersizlik gösterme durumu olarak tanımlanmaktadır.
Zihinsel engellilikte 3 temel özellik vardır:
1- Genel zeka işlevinin belirgin derecede ortalamanın altında olması.
2- Yaşadığı toplumdaki kendi yaş grubu ile kıyaslandığında toplumsal beceriler, sorumluluk, iletişim kurma, günlük beceriler ve kendi kendine yeterlilik gibi alanlarda geriliğin olması.
3-16 yaşından önce başlaması.
Konuşma, dikkat, bellek, düşünme gibi zihinsel işlevlerde belirgin bozukluk görülmekte olup, özellikte bellekte ve dikkatte görülen bozukluk belirgindir. Zihin engelliğinde, zihinsel işlevlerdeki bozukluğa eşlik eden bir durum ise uyumsal davranışlardaki yetersizliktir. Uyumsal davranışlardaki yetersizlik, bireyin kendi yaşından ve kültür grubundan beklenen kişisel bağımsızlık ve sosyal sorumluluklarını yerine getirememesi olarak ele alınmaktadır. Uyumsal davranışlara örnek olarak insanlarla iletişim kurabilme (dili anlamak), günlük yaşam aktivitelerini yapabilme (yemek yiyebilme, banyo yapabilme vb), akademik becerilerler de bulunma (okuma, yazma ve aritmetik işlemleri yapabilme) ve bir iş bulup çalışabilme örnek olarak verilebilir.
Zihinsel Engelliliği olan çocuklarda gelişmenin aşamaları örneğin konuşma, yürüme vb. yaşıtlarına göre belirgin derecede geç olmaktadır. Zihinsel engelliliğinin belirtileri doğumda ortaya çıkabileceği gibi, bazen de çocukluk döneminin sonunda kendisini gösterebilmektedir. Belirtilerin başlama zamanı zihinsel engelliliğine neden olan hastalığa bağlı olarak değişir. Hafif derecedeki zihinsel engelliliğinin tanımlanması ancak okul öncesi eğitim devresinde sosyal, iletişim veya akademik becerilerdeki yetersizlikle açığa çıkabilecektir.
ZİHİNSEL ENGELLİLİĞİN TEŞHİS VE DERECELENDİRİLMESİ
Zihinsel engelliliğin birçok belirtisi vardır. Örneğin zihinsel engelli bir çocuk:
• Oturma, kalkma, emekleme ve yürümeyi diğer çocuklardan daha geç olarak yapar.
• Daha geç konuşur veya konuşmasında sıkıntılar vardır.
• Öğrendiklerini çabuk unutur. Hatırlamada zorlukları vardır.
• Alışverişte, para hesabında zorlukları vardır.
• Sosyal kurallara uymada sıkıntısı vardır.
• Problem çözmede ve/veya mantıklı düşünmede sıkıntısı vardır.
Zihinsel engelliliğini tanımlamak üzere geliştirilmiş pek çok test vardır.
Zeka testi ile kişiden belli soruları cevaplaması ve bazı problemleri çözmesi istenir. Daha sonra test değerlendirilir ve kişinin zeka derecesi ölçülmüş olur. Uygulanan testlerin güvenilirliği birbirlerinden farklıdır.
Bu testler öz doğuşta var olan zeka yetisini değil deneyim ve öğrenimli, katkısı ile varolan zeka düzeyini ölçer. Dolayısıyla her zaman hata payı mevcuttur.
Uygulanan testten veya çevresel koşullardan kaynaklanabilen bu hatalar, test sonucunu etkiler.
Testin Çeşiti: Zeka testleri kullanıldıkları toplumun kültürel yapısına uygun olmalıdır.
Testi Yapan Kişi: Zeka testi deneyimli psikologlar tarafından yapılmalıdır.
Çocuğun Yaşı: Yaş büyüdükçe zeka testinin güvenilirliği artar. 6 yaşın altında uygulanan testlerde hata oranı daha fazladır. Daha küçük çocuklara gelişim testleri uygulanır. Bu testlerle çocuğun yaşına uygun konuşma, sosyalleşme, hareket ve becerileri kazanıp kazanmadığına bakılır.
Çocuğun test anındaki bio-psikolojik durumu: Teste uykusuz, yorgun, aç bir şekilde alman çocuktan normal per-formansını beklemek hatalı olur.
Doğumdan itibaren özellikle eğitimli ailelerde merak uyandıran konulardan biri çocuklarının zeka düzeyidir. Gelişim döneminde çocuğun hareketleri ve tavırları çevresindekilerce hep izlenir. Ve hatta zeka testi yaptırarak tatmin olma isteği duyarlar. Zeka testleri merak giderme veya bir şeyleri ispat etme aracı değildir.
Zihinsel engelliliğinin bir çok nedeni olabilir. Bilinen birçok faktöre karşılık halen zihinsel engelliliğinin %35′inde neden bilinmemektedir.
Kalıtımsal nedenler (Genetik, ailevi nedenler)
Zihinsel engelliliğinin yaklaşık %5′inin nedeni genetik yapıyla ilgili olabilir.
• Doğuştan metabolik bozukluklar. Örneğin: Fenilketonüri, Tay-Sachs hastalığı
• Kromozomal değişiklikler Örneğin: Down sendromu
• Diğer gen bozuklukları. Örneğin: nörofibramatozis, musküler distrofiler, tüberoskleroz
• Poligenik kalıtımla ilgili zeka geriliği.
Gebelikte ve doğum sırasında oluşan nedenler
Bugün A.B.D.’de 600 çocuktan birinin fötal-alkol sendromu denen annenin özellikle gebeliğin ilk üç ayında yoğun alkol alması ile meydana gelen durumdan etkilendiği bilinmektedir. Ayrıca uyuşturucu kullanmanın ve sigara içmenin de zihinsel engelliliğine benzer durumlar ortaya çıkardığı bilinmektedir. Annenin gebeliği döneminde geçirdiği bazı infeksiyon hastalıkları (kızamıkçık, toksoplazma, sitomegalovirus vb.) bebeğin zihinsel engelli olmasına neden olabilir. Annenin gebeliği dönemindeki yüksek tansiyonu, bebeğe giden oksijen miktarının azalması gibi bebekte beyin hasarına neden olabilir.
Zor doğumlar sonucunda oluşan beyin hasarları zihinsel engelliliğinin nedeni olabilir. Gebelikte gelişen nedenini tam olarak da bilemediğimiz hidrosefali ve mikrosefali gibi durumlara zihinsel engelliliği eşlik etmektedir.
• Anne karnındayken bebeğin geçirdiği enfeksiyon hastalıkları. Örneğin: toksoplazma enfeksiyonu.
• Annenin hamilelikte bilgisiz ve gereksiz ilaç kullanımı.
• Annenin hamilelikte zehirlenmesi.
• Annedeki beslenme bozuklukları.
• Annenin alkol kullanımı.
• Bebeğin anne karnında iken oksijensiz kalması
• Erken doğum.
• Bebeğin anne karnındaki beslenmesinde yetersizlik.
• Zor doğumlarda bebeğin doğum kanalından geçerken oksijensiz kalması ya da travmaya uğraması.
Doğum sonrası nedenler
Uygun şekilde tedavi edilmeyen bazı infeksiyon hastalıkları (boğmaca, kızamık, Hemofiliz infeksiyonlan vb.) zihinsel engelliliğinin nedeni olabilir. Beyin hasarının önemli nedenlerinden birisi beyini saran zarların veya beyinin kendisinin infeksiyonudur. Beyin travmaları da beyin hasarı ve zihinsel engelliliğinin neden olmaktadır.
• Merkezi sinir sistemi enfeksiyonları. Örneğin: Menenjit.
• Kafa travmaları. Örneğin: Yüksekten düşme.
• Havaleler.
• Yeni doğanın ağır sarılığı.
• Tiroid hormonu eksikliği
Çevresel Nedenler
İnciltilmiş veya ihmal edilmiş ya da normal gelişim dönemleri için ihtiyaçları olan fiziksel ve ruhsal ihtiyaçları karşılanamayan bebek ve çocuklarda geri dönüşümü mümkün olmayan öğrenme güçlükleri gösterebilmektedirler. Çevrede yaygın olarak bulunan (duvar boyalan, oyuncaklar, çeşitli konserve yiyecekler, trafiği yoğun bölgelerdeki hava kirliliğinden) kurşunun zehirlenmeleri de zihinsel engelliliğinin nedeni olabilmektedir.
Eğer çevredeki uyaranlar yetersizse çevresiyle etkileşim içinde bulunan çocukta yalancı zeka geriliği denen durum oluşabilir. Bu, çocuğa doğduğu günden itibaren gösterilecek sevgi, şevkat, ilgi ve eğitici yaklaşımın önemini ortaya koymaktadır.
Zihinsel engelliliğin toplumda ne kadar sıklıkta bulunduğunu ve de her yıl topluma ne kadar zihinsel engelli kişinin katıldığını hesaplamak son derece zordur. Çünkü, hafif dereceli zihinsel engelliliğinin tanısı çok zordur, bu genellikle kötü okul performansına dayanır. Bu nedenle hafif zihinsel engelliliğinin sıklığı yerleşim yerleri ve sosyal sınıflar arasında belirgin farklılıklar gösterir, doğal olarak da, mevcut olana göre ancak az sayıdaki olgu tanımlanarak belirlenebilir.
Zihinsel engelliliğinin toplum içindeki sıklığının belirlenmesinde bir diğer sorun da, her geçen gün yeni olgu gruplarının tanımlanarak ekleniyor olmasıdır: Örneğin Prader – Willi sendromu 1956′da, Rett sendromu 1966′da ve perinatal sitomegalovirus infeksiyonu 1970′lerde tanımlanmıştır.
Toplumda tüm özürlülerin onda birini zihinsel engellilerin oluşturduğu kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalar toplumun (saptanabildiği kadarıyla) %1′inin, hafif olgularla beraber en az %3′ünün zihinsel engelli olduğunu göstermektedir. Tüm dünya üzerinde, ‘orta ve hafif dereceli zihinsel engelliler’in alınması kaydıyla, en az elli milyon zihinsel engelli insan olduğu kabul edilmektedir ve 2025 yılına kadar bu engellilerin dörtte üçünün gelişmekte olan ülkelerde bulunacağı tahmin edilmektedir. Çünkü gelişmekte olan ülkelerde nüfus artışı hızlıdır; öte yandan, eskiden erken yaşta ölen bu çocukların artık ihtiyaçları olan hizmetlerin verilmeye başlamasıyla da yaşam süreleri uzatılacak ve sonuçta sayı artacaktır.
Yukarıda zihinsel engelliliğinin toplumdaki sıklığını belirlemede kullanılan teorik çan eğrisi hesaplamalarının aslında adaptive davranış becerilerin sıklığını ölçmekte çokta başarılı olmadığını bildiren çalışmalar da vardır. Baroff 1991 yılında toplumun %0.9′unun zihinsel özürlü olduğunu bildirirken, McLaren ve Bryson birçok epidemiyolojik çalışmanın sonucuna dayanarak tüm toplum tarandığında %1.25′inin zihinsel engelli olduğunu savunmuşlardır. Zihin engelliliğinin sıklığını ölçmek için kullanılan veri kaynağı okul kayıtları olduğunda ve özel eğitim hizmetlerinin planlanması için gereken hesaplamalarda ise hızlar gelişme gerilikleri, öğrenme zorlukları, otizm ve/veya zihinsel engelliliği kapsadığında %2.5′e kadar ulaşmaktadır. Zihin engelli bireylerin %89′unun hafif, %7′sinin orta ve %4′ünün de ağır düzeyde oldukları kabul edilmektedir.
Ülkemizde zihinsel engelli bireylerin sıklığını tam olarak bildiren veriler bulunmamaktadır. Ancak genel bir hesaplama ile, eğer toplumumuz için % l ve % 3 oranları geçerliyse – ki bu rakamın alt sınır olarak geçerli olmaması için hiç bir neden yoktur – yetmiş milyon nüfus için zihinsel engelli kişi sayısı 700 000; hafif ve bir kısım orta derecedeki (tanımlanma güçlüğü fazla olanlar) olgularla birlikte bu sayı en az 1 450 000 civarında olmalıdır.
1- Zeka engelliliğinin özgün olmayan korunması, toplumun genel sağlığını ve yaşam standartlarını geliştirmekle sağlanır. Zeka engelliliği için oluşturulacak koruma programları, genel sağlık plan ve programlarına entegre edilmelidir.
2- Anne ve çocukların beslenmesi üzerinde titizlikle durulmalıdır.
3- Gebelik, doğum ve doğum sonrası iyi bir bakım mental ve fiziksel sakatlığın görülme sıklığını azaltacağından, ana ve çocuk sağlığı çalışmalarında halka kaliteli bir hizmet sunulmalıdır.
4- İnfeksiyonların ve parazitik hastalıkların önlenmesi zeka engelliliğinin önemli derecede önlenmesine katkılarda bulunacaktır.
5- Kimyasal ve fiziksel zararlı etkenlerin zararlarından korunmak için çevreyi izlemek, koruma programlarının önemli bir bölümünü oluşturmalıdır.
6- Zeka engelliliğinin kaza nedenlerini azaltmak için, küçük çocuklar için uygun çevre ve ilkyardım hizmetlerinin geliştirilmesi önemlidir.
7- Zeka gelişimini artırmak için sosyal ve çevresel eğitim stimülasyonu esastır. Bunu başaramayan aileler için uygun gözlemcilerin sağlanması gerekir.
8- Genetik danışma, prenatal teşhis, erken tanı ve uygun tedavi genetik orjinli zeka engellliliğini önlemede önemlidir.
9- Yenidoğanda tarama testleri, yaşamın 3-5. günlerinde özel filtre kağıtlarına emdirilerek alınan ve belirli merkezlere gönderilen kapiller kan örneklerinde yapılmaktadır. Konjenital hipotroidi ile fenilketonüri açısından rutin olarak taranmakta ve test sonuçları pozitif olanlar kesin tanı için incelemeye alınmaktadır.
10. Koruma programları ülkenin gerçekleri göz önüne alınarak planlanmalı, sık görülen hastalıklara ve kaynaklara göre ayarlanmalar yapılmalıdır.
11. Zeka engelliliğinin nedenlerinin araştırılması için destek olunmalıdır. Ayrıca koruma programlarının etkisi ölçülmeli ve sürekli izlenmelidir.
Zihinsel engelliliği teşhis edilir edilmez, özürlünün tam bir tıbbi muayenesinin yanısıra aile, sosyal ve eğitim hayatıyla ilgili bilgiler aileden, okul ve hastane kayıtlarından elde edilmelidir.
Çocuklara günlük yaşam, kas kontrolü, iletişim ve sosyal yaşantı ile ilgili performanslarını ölçen testler uygulanmalıdır.
Günümüzde normal gelişim gösteren bireylerin olduğu kadar, gelişim geriliği olan bireylerinde eğitimine ve toplumsal yaşama olan katkılarına verilen önem giderek artmaktadır. Çeşitli önlemler alınarak engelliliğin oluşması engellenmekte veya en uygun şekilde rehabilite edilmektedir. Bu önlemlerin başında doğum öncesi dönemden başlayarak anne ve baba adaylarının bebeğin gelişimi ve eğitimi konusunda bilgilendirilmesi gelmektedir.
Bilgilenme, olası problemlerin ve bebeğin gelişmesindeki herhangi bir gecikmenin erken fark edilmesini ve erken eğitime başlanılmasını sağlamaktadır. Engelliliğin fark edilmesinde, tedavisinde ve en uygun eğitim hizmetlerinin verilmesindeki gecikmeler çocuğun eğitimden yeterince yararlanamamasına neden olmaktadır.
Uygulanan bu testler sonucunda çocukların herbirine kendisine uygun, bireyselleştirilmiş eğitim, 3-21 yaş arasında okul sistemi içinde verilmelidir. Eğitime ne kadar erken başlanırsa başarının o derece yüksek olacağı bilinmektedir. Bu çerçevede 3 yaş öncesinde erken görüşme programları, öneriler ve erken tedavi programları verilebilir. Birçok özürlü çocuğa okul eğitimleri sırasında yemek yeme, tuvalet temizliği becerileri kazandırılmaktadır. Konuşma eğitimi ve sosyal programların, spor aktivitelerin özürlü çocuğa yardımdaki rolü kaçınılamaz. Zihinsel engelliliğinin düzeyine bağlı olarak çocuğa bağımsız yaşama becerisi ve iş eğitimi erken adolesan döneminde verilmelidir. Orta ve hafif zihinsel özürlü olan bireylerin kendi kendilerine yetebilecekleri ve mutlu olabilmeleri mümkündür.
Zihinsel engelli çocuklara verilecek eğitimin planı çocuğun kişisel becerilerini artırmaya hedeflemelidir. Bu plan içerisine anne, baba, ideali her ikisi de alınmalıdır. Eğitim veren kurumların vazgeçilemeyecek elemanı özel eğitimcidir. Bunun dışında çocuğun gereksinimlerine göre fizyoterapist, çocuk hekimi, meslek terapisti, dil terapisti, psikolog, eğlence servisinin elemanları, taşımacılık eğitimi veren bireylerle, aile eğitimcileri bulunmalıdır.
Çocuklara okul eğitimlerinin dışında iki konuda da destek olunmalıdır: Bunlar biri sosyal aktiviteleri, diğeri de ilaç tedavisi olmalıdır.
Zihin engelli çocuklara sosyal yönden yapılacak destek, çocuğu tedavi edici ve daha sonra oluşacak olumsuzlukları önleyecek özelliktedir. Sosyal aktiveteler çok çeşitli olup, eğlence programları düzenleme, spor aktivitelerine katılma, yaş günü partileri yapma, hayvanat bahçelerine ziyaretlerde bulunma vb. bunlardan sadece birkaçıdır.
İlaç tedavisi zihinsel engelliğe veya gelişme geriliğiyle birlikte bulunan psikiyatrik durumlarda gereklidir. Bu durumlar şiddetli depresyon, obsesif-konvulsif hastalık, dikkat bozukluğu-hiperaktivite ya da psikiyatrik hastalıkların diğer formlarıdır. Özellikle epileptik hastalarda tedavinin düzenli olması hayati önem taşır.
Zihinsel engelli bireylerin ailelerine yardım da son derece önemlidir. Çünkü sıcak aile ortamının sağlanması zihinsel engelli bireylerdeki tüm potansiyeli açığa çıkaracak yegane yoldur. Ancak bu hedeflere ulaşabilmeleri için zihinsel engellilerin uygun yeterli eğitime, toplumsal, sosyal, aile ve bireysel desteğe ihtiyaçları vardır. Zihinsel engelli bir çocukla birlikte olmak aile için belki bir ömür boyu çok zorlu, sabırlı ve çoğu zaman tek başına mücadele etmek anlamına gelmektedir. Ailenin yaşadığı güçlüklerin en başında konu hakkındaki bilgi eksikliği gelmektedir. Psikolojik sebepler, çevre ile ilgili sebepler, ekonomik sebepler, eğitim ve sağlık kuruluşlarına ailenin ulaşabilme durumu, aile herhangi bir sosyal güvenlik şemsiyesi altında olsa bile (değilse güçlükler daha da artar) karşılanamayan giderler ile aileyi zaman zaman aşırı derecede sıkıntıya sokan toplumsal yalnızlık duygusuna kapılma vb. belli başlı problemlerdendir.
Unutulmamalıdır ki; ne yapılacağı kavramından veya tedavi kavramından anlaşılan, çocuğun normal zeka düzeyine erişmesini sağlamak değildir. Çocukta var olan potansiyeli en iyi şekilde kullanmasını sağlamaktır. Gerçekçi, sabırlı olunması gereklidir.