Uyumsuz çocukların özellikleri… Uyumsuzluğa neden olan sebepler… Ağır ve çok ağır derecede uyumsuz çocukların özellikleri… Kaynaştırılması… Öğretmenin sınıfa yeni gelen öğrencilerin problemlerini fark etmesi… Öğretmene öneriler…
Sosyal uyum güçlüğü riskli yaşam koşulları, madde bağımlılığı, yetersiz beslenme, göç, suç işleme, suça yönelme, çalışma, ihmal, istismar, terk edilme ve dil farklılığı gibi nedenlerden dolayı bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumudur.
Çocuklarda sosyal uyum güçlüğü yanında duygusal uyum güçlüğü de olabilir. Ve bu iki kategorideki çocuklara genel olarak uyumsuz çocuklar denilmektedir.
Konuya eğitim açısından bakıldığında uyumsuz çocuklar klasik olarak, “duygu bozukluğu olanlar” ve “sosyal bozukluğu olanlar” olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır.
Uyumsuz Çocukların Özellikleri
Günümüzde uyumsuz çocuk anlamında pek çok farklı tanım yapılmaktadır. Ama genel yaklaşıma göre, uyumsuz çocuklar şu belirtileri gösterirler:
1. Öğrenmede zihinsel, duyusal ya da sağlık etmenleriyle açıklanmayacak yetersizlik
2. Yaşıtlarıyla ve öğretmenleriyle uygun ilişki kurma ve sürdürmede yetersizlik
3. Normal durumlarda uygunsuz türde davranış ya da duygular
4. Genel mutsuzluk ve çöküntü durumu
5. Kişilik ya da okul problemleriyle ilişkili fiziksel belirti ve korku
Uyumsuz çocuklar genellikle yönetim bozukluğu, kişilik problemi, olgunlaşmama, sosyalleşmiş suçluluk boyutlarında sınıflandırılmaktadır. Uyumsuz çocukların her biri farklı davranış özellikleri göstermektedir. Ancak yine de benzer davranış özelliği gösteren çocuklar gruplandırılarak sınıflandırılabilir.
Yönetim Bozukluğu: Sınıflandırmanın bu boyutunda yer alan çocuklar, söz dinlemez, yıkıcı, kıskanç, yaygaracı, öfkeli, saygısız davranışlar gösterirler. Başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğüne önem vermez görünürler. İnsanlara güvenmez ve kendilerini güçlü bir kişi olarak göstermekten hoşlanırlar. Bu çocuklara “sosyalleşmemiş saldırgan” da denir.
Kişilik Problemi: Bu çocuklar aşağılık ve güvensizlik duyguları, içedönüklük, kaygı, aşırı duyarlık, çöküntü ve ürkeklik gösterirler. Nadiren gülümserler; endişelidirler. Yakın arkadaşları yoktur, başkalarına aşırı derecede bağımlıdırlar. Kişilik probleimi yaşayan çocuklar tırnaklarını kemirebilirler.
Olgunlaşmama: Bu boyutta yer alan çocuklarda, ilgisizlik, dalgınlık ve dikkatsizlik davranışları sıklıkla görülür. Pasiftirler, kolayca üzüntüye kapılırlar, çeşitli nesneleri ağızlarına atıp çiğnerler, evden kaçma davranışını gösterebilirler.
Sosyalleşmemiş Suçluluk: Bu çocuklar belirli bir grup içerisinde ele alındıklarında yeterince sosyaldirler. Ancak toplumun değer yargıları dikkate alındığında bunlara aykırı düşerler. Genellikle uygunsuz arkadaşları vardır. Hırsızlık ve saldırganlık olaylarına sıklıkla karışırlar. Okuldan kaçmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Gecenin geç vaktine kadar evlerinin dışındadırlar. Uyumsuz çocuklar projektif ve objektif testler, davranış kontrol listeleri ve gözlem yöntemleriyle tanımlanmaktadırlar. Bu yöntemler içerisinde davranış kontrol listeleri ve öğretmen derecelendirme ölçekleri en sık kullanılan araçlardır. Uyumsuz çocukların genel nüfus içindeki oranları % 2 olarak tahmin edilmektedir.
Uyumsuzluğa Neden Olan Sebepler
Çocuklarda uyumsuzluğa neden olan pek çok etmen vardır. Bu etmenler biyolojik, aile ve okula ilişkin etmenler olarak gruplandırılabilir.
Biyolojik Etmenler: Her çocuk biyolojik yapısının bir sonucu olarak, bazı eğilimlerle dünyaya gelmektedir. Daha sonraki yıllarda yaşanılan çevre ve edinilen deneyimler bu eğilimleri biçimlendirmektedir.
Aile Etmenleri: Çocuktaki uyumsuzluğun nedenlerini farklı biçimlerde açıklayan kuramların belki de birleştikleri tek nokta, çocuğun ruhsal gelişiminde aile çocuk ilişkilerine verdikleri önemdir.
Okul Etmenleri: Çocuğun ruhsal gelişiminde aile birinci derecede önemli olsa da okul da hemen onu izlemektedir. Okul, çocuk için yeni bir ortamdır. Çocuğun daha önce yakın çevresinde sürdürdüğü ilişkiler sınıf arkadaşının ve öğretmeninin eklenmesiyle genişlemiştir. Öğretmenin çocuğun ruhsal gelişimini olumsuz yönde etkileyen tutum ve davranışlarının bazıları; anlamsız kural ve sınırlılıklar koyma, aşırı reddedici ya da koruyucu davranışlar içerisinde olma, çocuklara değer vermeme, onları horlama, haksız yere eleştirme, başkalarıyla karşılaştırma, alay etme, notu baskı aracı olarak kullanma, sınıftaki çalışmalarda bütünüyle akademik öğrenmelere yer verme olarak sıralanabilir. Bunun yanı sıra, öğretmenin davranışları çocuk için uygun örnek olmayabilir.
Diğer yandan, okuldaki disiplin uygulamalarının gevşek, katı ya da tutarsız oluşu, uygun olmayan davranışların teşhir edilerek bir ölçüde ödüllendirilmesi, buna karşılık uygun ve örnek davranışlara duyarsızlık gösterilmesi, öğrencilerin davranışlarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Hafif ve orta derecede uyumsuz çocukların normal yaşıtlarına göre zeka ve başarıları geridir. Sıklıkla saldırgan ve içe dönük davranışlar gösterirler.
Saldırgan davranışlar, uyumsuz çocuklarda en sık rastlanan davranışların başında gelir. Normal çocuklar da zaman zaman saldırgan davranışlar gösterirler. Ancak normal çocuklarda bu davranışlar, uyumsuz çocuklarda olduğu gibi tepkisel ve sürekli değildir.
İçe dönük davranışlar, bu tür davranışlarda bulunan çocuklar tipik olarak çevrelerindeki insanlarla hem çok sınırlı hem de bozuk ilişkiler kurarlar. Çevrede olup bitenlere karşı ilgisiz ve umursamaz görünürler. Sıklıkla düş kurarlar. Katı alışkanlık ve tutumları vardır. Değişikliklerden hoşlanmazlar. Duygularında iniş ve çıkışlar gösterirler. Olağan dışı korkuları ve psikosomatik ağrıları olabilir.
Ağır ve Çok Ağır Derecede Uyumsuz Çocukların Özellikleri
1. Özbakım becerilerinde yoksunluk
2. Algısal sapmalar
3. Bilişsel yetersizlik
4. Diğer insanlarla ilişki kuramama
5. Dil ve konuşmada sapmalar
6. Kendini uyarma
7. Kendini yaralayıcı davranışlar
8. Başkalarına yönelik saldırganlık
Uyumsuz çocukların eğitimlerinde çeşitli kuramsal yaklaşımlardan yararlanılmaktadır. Bu yaklaşımlar; psikoanalitik, psikoeğitsel, çevreci, insancı ve davranışçı yaklaşımlar olarak sınıflandırılabilir.
Uyumsuz çocukların eğitimlerinde, normal çocukların eğitimlerinden farklı bazı yönetsel düzenlemelere gidilmektedir. Kaynaştırma programları, bireysel eğitim, uyumsuz davranışların iyileştirilmesi, temel akademik ve sosyal becerilerin kazandırılması, bu düzenlemelerin temel öğeleri olmaktadır. Çoğu uyumsuz çocuk hemen hiçbir özel eğitim olanağının sağlanmadığı normal okulların normal sınıflarına devam etmektedir. Bu nedenle normal sınıf öğretmenlerinin bu çocukların eğitimlerinde bazı bilgi ve becerilere sahip olması gerekmektedir. Öğretmenin bu bilgi ve becerilerle donanmış olması, uyumsuz çocukların davranışlarının iyileştirilmesinde olduğu kadar normal çocukların bu tür davranışlarda bulunmasının önlenmesinde de oldukça yararlı olmaktadır.
Sınıfa Yeni Gelen Çocukların Problemlerini Fark Etme
Doğru bir tanı, çocuğun problemlerini anlamanıza yardımcı olur. Ancak çocuklar büyüyüp gelişmektedirler. Öğretmenler çocuğun davranışlarını gözleyerek hangi davranışların tanıyı doğruladığını hangilerin tutmadığını saptayacak durumdadırlar. Öğretmenin çocuğun birbirini tutmayan davranışlarını not ederek anne ve babayı uyarmaları önemlidir. Tanısı koyulmamış problemlerin saptanmasında öğretmenin gözlemleri önemlidir.
Anne babanın, öğretmenin gözlemelerine ve bu konularda cesaretlendirilmeye ihtiyacı vardır. Dikkatli bir gözlem için sınıf ortamı ve anne baba ile yapılacak görüşmeler önemlidir.
Bir çocuğun, profesyonel bir değerlendirmeye ihtiyacı olup olmadığına karar verebilmek için öğretmenin kendi kendine iyi ve temel sorular sorması gerekir:
– Çocuğun sosyal ve kişisel davranışı (işi başarma becerisi, işbirliği, diğer çocuklarla olan etkileşimi, yalnız çalışması) onu diğer çocuklarla işbirliği yapmaktan alıkoyacak kadar sınırlı mı?
– Çocuğun diğer çocuklarla tam bir işbirliği yapmasını, öğrenme tarzı veya öğrenme şekli mi etkiler? Mesela, dikkat süresi kısa ve devamlı olarak hareket halinde olan çocuğun bu özelliği grupla öğrenimi güçleştirmektedir.
Eğer öğretmenin bu sorulara verdiği cevap “Evet” ise ve anne babanın görüşü de aynı doğrultudaysa öğrenci bir rehberlik merkezine yönlendirilmelidir. Çocukta herhangi bir özür olmadığı saptanırsa anne babayla birlikte çocuk için daha iyi bir anlayış içine girmek gerekir. Eğer bir problem varsa çocuk ihtiyacı olan yardımı almalıdır.
Öğretmene Öneriler
1. Öğretmen çocuğa ondan beklediği davranışları açıklamalıdır. Çocuk, davranışlarının hangi sınırlar içerisinde kalırsa kabul edileceğini bilmelidir. Çocuk bunu ne kadar erken bilirse o kadar iyidir.
2. Öğretmen beklentilerini çocuğa iletirken açık ve sakin olmalıdır.
3. Öğrenci davranışlarının uygun ve tutarlı sonuçları olmalıdır. Uygun davranışlar, mutlaka öğretmen tarafından fark edilip açık bir şekilde pekiştirilmelidir. Uygunsuz davranışlar ise tutarlı olarak görmezlikten gelinmelidir.
4. Öğretmen çocuğun davranışına ve akademik performansına ilişkin gerçekçi beklentilere sahip olmalıdır. Çocuk kendisinden beklenilenleri % 90 yerine getiremiyorsa bu görev çocuğa zor geliyor, demektir. Çocuğa başarılı olabileceği görevler verilerek başarıyı tatması sağlanmalıdır.
5. Öğretmen çocuğun duygularını ve uyumsuz davranışlar göstermesine yol açan çevre koşullarını iyi bilmelidir. Hatta mümkünse bunları değiştirmeye çalışmalıdır.
6. Sınıfta sevgi ve güven ortamı hâkim olmalıdır. Bu ortamda çocuklarda uygun davranışların gelişmesi çok daha kolay olmaktadır.
7. Öğretmen sınıftaki öğrencilerin uygunsuz davranışları için uzman görüşüne başvurmalı, uzmanla işbirliğinin yollarını aramalıdır.
Sosyal uyum güçlüğü olan öğrencilerin durumu okul tarafından ayrıntılı bir rapor düzenlenerek özel eğitim hizmetleri kuruluna gönderilir. Özel eğitim hizmetleri kurulu, bu öğrenciler için tedavi, psikolojik danışmanlık, rehabilite, gözetim altına alma, moral ve maddî destek gibi konularda ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği kurarak gerekli önlemin alınmasını sağlar. Bu öğrencilerin değerlendirilmesinde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri servisinin görüşü dikkate alınır, esnek ve hoşgörülü davranılır. Alınan özel eğitim önlemlerine rağmen, bir dersin öğretim programında başarısız olan öğrenci; diğer derslerindeki ortalamaya bakılarak, genel başarı ortalamasının altında bir not ile değerlendirilmez.